“Sen enflasyonu kendi elinle patlat, sonra millete bedelini ödet”
Ali Babacan, DEVA Partisi’nin 2. Olağan Kocaeli İl Kongresi’nde konuştu: “Millet zenginleşmiyor, siz kimi zenginleştiriyorsunuz?”
Ali Babacan, DEVA Partisi’nin 2. Olağan Kocaeli İl Kongresi’nde konuştu. Konuşmasında siyasette yumuşama mesajlarına, ilk duruşması görülecek Sinan Ateş davasına ve ekonomiye değinen Ali Babacan’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
“Yeni vergilerle de millet zenginleşmeyecek”
“Öğrencilerimizi burslarıyla geçinebilecek bir refah seviyesine ulaştırmıştık. Şimdi hepsi hayal oldu. Gençlerin tabiriyle ‘yalan’ oldu. Yeni vergilerle de belli ki millet zenginleşmeyecek. Belli ki fakir daha fakir, zengin daha zengin olacak. Hükûmete soruyorum: Belli ki millet zenginleşmiyor. Ama diyorsunuz ki ekonomi büyüyor. O zaman siz kimi zenginleştiriyorsunuz? Şu %5’i bir bilsek ya…”
“Milleti fakirleştirmek pahasına bazı göstergeleri iyileştirmekle övünüyorlar”
“Bu vatandaşın boğazından geçen lokmaları küçülterek mi başaracağınızı zannediyorsunuz? Emeklinin açlık sınırının altında bir maaşla hayat sürdürmesine sebep olarak mı başardığınızı zannediyorsunuz? Asgari ücretlinin, aylık 17 bin lirayla geçim mücadelesi vermesine sebep olarak mı başaracağınızı zannediyorsunuz? Bunun adı başarı mı? Ama bilmiyorlar, umursamıyorlar. Milleti fakirleştirmek pahasına bazı göstergeleri iyileştirmekle övünüyorlar.”
“Seçimlerden bu yana on üç ay geçti, yükü hafifleyen var mı?”
Konuşmasında Recep Tayyip Erdoğan’ın 18 Mayıs 2023’te yaptığı ve “Türkiye yüzyılını, milletimizin sırtına yeni yükler bindirerek değil, milletimizin yükünü hafifleterek inşa edeceğiz” dediği konuşmasından bir kesit izleten Ali Babacan, şunları söyledi: “Seçimlerden bu yana on üç ay geçti. Bu süre içerisinde yükü hafifleyen var mı? Her gün zam haberi. Her gün vergi artışı haberi. Aradan geçen bir yıldan uzun bu sürede ben daha iyi geçinebiliyorum, ekonomik açıdan daha rahatım diyebilen var mı? Yok arkadaşlar yok.”
“Vatandaşın ekmeğini küçülterek krizden çıkılmaz”
‘Ekonomi şu kadar büyüyor’ diyorlar, ‘Başardık’ diyorlar, değil mi? Madem ekonomi büyüyor diyorsunuz, bunun nimetini sadece %5 görmesin. Herkes görsün. Milletin %95’inin geliri son beş yıldır ya düşmüş ya sabit kalmış bu ülkede. Vatandaşın ekmeğini küçülterek krizden çıkılmaz. Yoksulun ahını alarak ekonomi düzeltilmez.”
“Sen enflasyonu kendi elinle patlat, sonra millete bedelini ödet”
“Sayın Erdoğan’ın ‘Benim alanım ekonomi’, ‘Ben ekonomistim’ diye diye beş yılda tamamen rasyonalite dışı, akıl dışı bir uygulamayla patlattığı enflasyonun bedelini milletimiz şu anda yüksek faizle ve yüksek vergiyle ödüyor. Yazık günah bu millete yahu. Dünyadaki en yüksek ikinci faizi bizim Merkez Bankası uyguluyor şu anda. Sen enflasyonu kendi elinle patlat, sonra millete bedelini ödet.”
“Hiç bu işleri yapmasak bizi de aldatacaklar, kandıracaklar”
“Başbakanlık ofisinin önüne yazar kasa fırlatacak kadar vatandaşımızı isyan ettiren 2001 krizinden bu ülkeyi çıkarmış bir ekibin başında olduğum için ben bunu söylüyorum. Tüm dünyayı etkileyen 2008-2009 krizinin ülkemizi teğet geçmesini sağlayan kadroyu yöneten bir arkadaşınız olarak söylüyorum bunu. Hiç bu işleri yapmasak bizi de aldatacaklar, kandıracaklar. Gayet böyle masum cümlelerle gerçeği bambaşka sunuyorlar bu millete.”
“Yıllarca devlette Çıkrıkçılar Yokuşu’nun sürümden kazanmak kavramını uyguladık”
“Ticarette de değerli arkadaşlar, vergi politikalarında bir kavram vardır. Nedir bu? Sürümden kazanmak. Sürümden kazanmak. Ben Çıkrıkçılar Yokuşu’nda esnaflık yapmış bir arkadaşınızım. Ticarette sürümden kazanmak nedir? Fiyatını makul tutacaksın. Kâr oranının düşük olacak ama çok satarak kazanacaksın. Yani bazı genişleteceksin. Ciroyu arttıracaksın. Ve kâr haddin düşük olsa da yine kazanacaksın. İşte biz yıllarca devlette Çıkrıkçılar Yokuşu’nun sürümden kazanmak kavramını uyguladık. Ekonomiyi büyüttük ekonomiyi.”
“KDV oranını yüzde 18’den 8’e indirdik, KDV tahsilatımız çoğaldı”
“KDV oranını yüzde 18’den 8’e indirdik, KDV tahsilatımız çoğaldı. Niye? Çünkü sürümden kazandık vergide. Bilmiyorlar, bilmiyorlar. Zannediyorlar ki vergi oranını yükselteyim, daha fazla vergi toplayayım. Ekonomiyi vergiyle boğarsanız mümkün değil. Yapamazsınız. Kurumlar Vergisi oranını yüzde 33’ten önce 30’a indirdik, sonra da 20’ye indirdik. Hiçbir şey olmadı. Tahsilatımız arttı. Şimdi bunlar tekrar 25’e çıkarttılar bakın. Üstelik yatırım çevreleri açısından gittikçe vergi oranını düşüren bir ülke mi caziptir, yoksa vergi oranlarını artıra artıra giden bir ülke mi caziptir? Ya sen o yüzde 20’den 25’e Kurumlar Vergisi’ni artırıyorsun ama onu artırmasan, düşük tutsan bu ülkede yatırım artacak.”
“Dibimizde çalışanlar bile anlamamış, ben onu görüyorum şu anda”
“Neymiş, enflasyonla mücadeleymiş. Ali Babacan döneminde enflasyon tek haneye düştü, yıllarca da tek hanede kaldı. Ama hiçbir zaman ne emekli maaşı, ne de asgari ücret enflasyonun altında kalmadı. Peki biz nasıl başardık bunu? Nasıl başardık? İnanın bilmiyorlar ya, dibimizde çalışanlar bile anlamamış, ben onu görüyorum şu anda.”
“Oturdular, konuştular, dağıldılar; normalleşme dedikleri bu”
“Yumuşama dedikleri, ülkenin Cumhurbaşkanının muhalefet partisi genel başkanıyla kahve içmesinden ibaret kaldı. Oturdular, konuştular, dağıldılar; normalleşme dedikleri bu. Maalesef ülkemizdeki siyasetin hali bu. Bir tarafta iktidar partisi, öbür tarafta ana muhalefet partisi. Ana muhalefet partisinin de geçmişinde işine geldiğinde bu ülkeyi nasıl gerdiğini hatırlıyoruz.”
“Muhalefet lideriyle selamlaşmayı ‘yumuşama’ sanıyor”
“Ülkemizi yöneten, hükûmetin tepesindeki isim muhalefet lideriyle selamlaşmayı ‘yumuşama’ sanıyor. Muhalefet genel başkanıyla oturup memleket meselelerini konuşmasının adı da ‘normalleşme’ oluyor. Peki sonuç? Koca bir hiç. Sayın Erdoğan son grup konuşmasıyla 90 gün bile sürmeyen bu süreci de bitirmeye niyetli olduğunu açıkça ortaya koydu. ‘Bu kadar’ dedi, ancak üç ay yapabildi.”
“Sizin yıllar önce geceleri düşünüp göz yaşlarınızı tutamadığınız duyguyu, bu ülkede şu anda milyonlar yaşıyor”
Ali Babacan, konuşmasına Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’yken verdiği bir söyleşiden kesiti izleterek devam etti: “Bir ülkenin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, ‘Ben bu ülkenin evladı değil miyim’ diyor ve göz yaşı döküyor. Ama bugünlere dair de çok şey anlatıyor… Sayın Erdoğan, şunu bilin. Sizin yıllar önce geceleri düşünüp göz yaşlarınızı tutamadığınız duyguyu, bu ülkede şu anda milyonlar yaşıyor. Milyonlarca insan ucuz ekmek kuyruğunda beklerken soruyor; ‘Biz bu ülkenin vatandaşı değil miyiz?’ diyor.”
“Yurt dışından gelen turistlere hizmet eden fakat kendileri denize giremeyen çalışanlarımız, bu ülkenin vatandaşı değil mi?”
“KYK bursuyla geçinmeye çalışan, başka ülkelerde yaşayan yaşıtları istedikleri cep telefonunu alırken vergisiz cep telefonu vaadiyle kandırılıp, sonra 9 bin 500 TL sınırlama ile karşılaşan gençler, bu ülkenin vatandaşı değil mi? Soruyorum: Artık kendi vatandaşlarımızın gidemediği tatil beldelerinde, müstemleke ülkelerde olduğu gibi, yurt dışından gelen turistlere hizmet eden fakat kendileri denize giremeyen çalışanlarımız, bu ülkenin vatandaşı değil mi?”
“Faili meçhullerin mi yanındasınız, yoksa ‘Babamın katillerini bulun Tayyip Dede’ diyen Sinan Ateş’in evlatlarının mı?”
“Kürsülerden bağırarak millî iradeye parmak sallayanların mı yanındasınız, yoksa demokrasinin mi yanındasınız? Sayın Erdoğan size de sesleniyorum; faili meçhullerin, 90’ların karanlık cinayetlerinin mi yanındasınız; yoksa gözlerinize bakarak ‘Babamın katillerini bulun Tayyip Dede’ diyen Sinan Ateş’in evlatlarının mı yanındasınız? Gelin, partinize gönül verenlerin yüzünü yere düşürmeyin.”
“28 Şubatçıların izinden mi gideceksiniz, yoksa milletle beraber mi olacaksınız?”
“Bu milletin aklını, ferasetini asla hafife almayın. İnsanlar her şeyi izliyor, gayet iyi biliyor. Ve günü geldiği zaman da söyleyeceğini sandık başında söylüyor. Samimi olun. Geldiğiniz yeri, geçtiğiniz yolları, yaşadığınız zorlukları unutmayın. Ve bir karar verin: 28 Şubatçıların izinden mi gideceksiniz, yoksa milletle beraber mi olacaksınız?”
“Sadece Sinan Ateş cinayetinin zanlıları yargılanmayacak; sizin vicdanınız, sizin insanlığınız da yargılanacak”
“İktidarın ve küçük ortağının parti mensuplarına, milletvekillerine, bakanlara, kıymeti kendinden menkul danışmanlara seslenmek istiyorum: Yarın başlayacak davada, sadece Sinan Ateş cinayetinin zanlıları yargılanmayacak arkadaşlar. Yarın başlayacak davada, henüz farkında olmasanız da sizin vicdanınız, sizin insanlığınız da yargılanacak.”
“Ülkemizin bir numaralı sorunu şu anda deprem sorunudur”
“Bir kent diyor ki, İstanbul diyor ki; ‘Önlem alın’ diyor. ‘Binalar kendi başlarına çöküyor, bir şeyler yapın’ diyor. ‘Deprem olursa, çok canlar gidecek, çok insanın canı yanacak’ diyor. İstanbul’u dinleyen yok, kulak veren yok. Ben hemen hemen her konuşmamda söyledim. Bugün de tekrar ediyorum. Ülkemizin bir numaralı sorunu şu anda deprem sorunudur.”
“Depreme karşı iktidar-muhalefet demeden çözüm üretmek zorundayız”
“Depreme karşı iktidar-muhalefet demeden çözüm üretmek zorundayız. Kamu-sivil toplum el ele verip formül bulmak zorundayız. Rant duyunca koşanlar, kamu arazilerini görünce dosya dosya projelerle gelenler; bir de onlara da seslenmek istiyorum. İstanbul’un büyük bir kentsel yenilenmeye, depreme karşı bir seferberliğe ihtiyacı var. Şu rant gözlüklerinizi bir kenara koyun ve İstanbul için hemen şimdi çalışmaya başlayın.”